bread

Boğaz’da deniz kayağı

Ülkemizde de son zamanlarda yaygınlaşmaya başlayan deniz kayağı sporunu Boğaz’ın eşsiz güzelliği ile birleştiren BODEKA, İstanbullulara farklı ve çok zevkli bir imkan sunuyor. Siz de Boğaz boyunca deniz kayağı yaparak hayatınıza bambaşka bir tat katmak istiyorsanız BODEKA ile tanışmalısınız. Deniz kayağı ve BODEKA ile ilgili sorularımızı derneğin kurucularından Şevket Kocaaydın ’82 ile konuştuk.

Boğaziçi’yle olan ilişkinizden başlayalım.

Boğaziçi’ne gittim hayatım değişti! Bu çok kısa cümleyi anlaşılır kılmak için, BÜMED-Boğaziçi dergisine değinerek başlamak istiyorum. Son zamanlarda dergiyi ilgiyle okuyorum. Eskiden içe dönük yapısı vardı, şimdi derginin genele hitap ettiği konular arttı. Bu bir anlamda okulun yansımasıdır. Bence Boğaziçi bir tür yapısal değişimi başardı; son yıllarda farklı disiplinlerde umutlandırıcı bir gelişme oldu; toplumsal konulara daha fazla el atılmaya başlandı. BODEKA, Boğaziçi Deniz Kayakçıları Spor Kulübü’ne gösterdiğiniz ilgi bizleri çok mutlu etti. BÜ ile BODEKA’nın temel bir ortak yanı olduğunu düşünüyorum. Hepimiz yaşadığımız coğrafyada emsalsiz bir çekim merkezi olan Boğaziçi’ni ön plana çıkarma arzusu taşıyoruz. Biz derneğimizi kurarken bilinçli olarak adını “Boğaziçi Deniz Kayakçıları” olarak seçtik. Çünkü deniz kayağı sporunu seven kişileri Boğaz’da bir araya getirmeyi, burasının kürek çekmek için dünyanın en güzel yeri olduğuna inanarak Boğaziçi’nde deniz kayağı yapmak hedefimizi derneğimizin adıyla vurgulamak istedik.

BODEKA nasıl başladı?

Öncelikle ‘deniz kayağını’ bir terim olarak açıklamalıyım. Bu şekliyle “kayak” kelimesi pek alışık olmadığımız bir terim; Türkçe “kano” kelimesi kano/ kayak farkı gözetilmeksizin kullanılıyor. Halbuki “kayak“ eskimoların kullandığı deniz taşıtının orijinal adıdır ve bütün dillerde aynen kullanılır. Kano ve kayak birbirinden farklı iki disiplin. Deniz kayağında çift taraflı palası olan bir kürekle, oturduğunuz yönde -kürekteki gibi tersine oturmuyorsunuz- kas gücüyle su üzerinde hareket ediyorsunuz. Yaklaşık 5 metre boyunda ince uzun bir tekneden söz ediyorum. BODEKA bu sporu uzun yıllardır severek yapan arkadaşlarımızı biraraya getirerek kuruldu. Kurucu üyelerimizden Alper Algur deniz kayağıyla Ege’yi geçen ilk Türk grubunda yer almıştı. Atina’dan Bodrum’a, üç arkadaş üç haftada Ege denizini kayakla geçtiler.

Deniz kayağını diğer su sporlarından ayıran özellik nedir?

Bizler için denizde olmanın en güzel şekli deniz kayağıdır. Daha doğrusu denizin üstünde olmanın en güzel şekli demeliyim, çünkü suya çok yakınsınız. Örneğin bir yelkenli teknede aslında suya uzaksınız; denizle öyle iç içe değilsiniz; elinizi bile denize zor sokarsınız. Kayakta ise suyun tam üstündesiniz; hatta şöyle bir felsefi yaklaşım getiriyorum, maddenin üç haline aynı anda çok yakınsınız; hava, su ve kara. Kıyı şeridi boyunca deniz kayağıyla kürek çekerken önünüzde bir manzara oluşur. Üçe bölünmüş halde; her bir tarafta ayrı ayrı karayı, denizi, havayı görürsünüz ve düşünün tam onların birbiriyle buluştuğu noktada sadece kas gücüyle keyfinizce hareket ediyorsunuz. İnanılmaz bir dinginlik içindesiniz, hele bizim Boğaz’da bir Pazar sabahı erken saatte bu çok hoş bir duygu verir insana.

Çok iyi anlıyorum sizi. İki hafta denize çıkmasanız muhtemelen depresyona girersiniz.

Biz her hafta cumartesi pazarları denize çıkıyoruz. Deniz kayağıyla ilgilenmeğe başladıktan sonra, şöyle bir gözlemim oldu: Denizde farklı insanlarla tanıştım. Daha öncesinde hiç alakam olmayan ülkelerden şimdi birçok arkadaşım oldu.

Tanıştık derken nasıl tanıştınız?

Internet üzerinden bizi bulup gelen İskoç, Polonyalı ve Amerikalı arkadaşlarımız oldu. Onları mutlaka Boğaz’da denize çıkartıyoruz. Akılları gidiyor. Bundan daha güzel bir yer olamaz diyorlar. Bir keresinde NewYork’tan gelen bir doktor vardı. Tıp kongresi için İstanbul’a gelmeden internette araştırmış; bizim siteden deniz kayağıyla ilgili olduğumuzu anlamış ve  bize mesaj atmıştı; “geliyorum, bir imkân olur mu” diye. Deniz kayağıyla Manhattan çevresinin dönüldüğü maratonda üçüncü olduğunu söylemişti. Herhalde öyleydi çünkü biz ona yetişemedik! Deniz kayağında yaş sınırı yok diyebiliriz. Bir başka güzel anım, bu sene  Polonya’da katıldığım 39. ZLOTE LISCIE – ”Golden Leaves” kayak festivali oldu: Yaklaşık 300 kayakçı katılmıştı ki, Polonya’da her yıl bunun gibi 9–10 geleneksel faaliyet olduğunu öğrendim. Asıl şaşırtıcı izlenim, ikinci gün gölde 9 km’lik parkurda yarışa katılan, 85 yaş üzeri grupta 6 sporcu vardı. Yani 1 veya 2 değil, 6 kişi vardı ve bunlardan bir tanesinin bir yılda toplam 1000 km üzerinde kürek çektiğini söylediler. Tekirdağ’dan güneye bizim kıyıları yalnız dolaşan arkadaşım Jaroslaw da 68 yaşında.

Mavi yolculuğa gittiğimizde yanımda kayağımı götürürüm. Göçek’te bir sabah biz teknede kahvaltı ederken bir yalnız kayakçı karşıdan geliyordu: Tel Aviv’den Odet. Daha sonra Israilli kayakçılar ile işbirliğimiz gelişti.

Özetle söylemek istediğim, her yerde deniz kayağıyla uğraşan insanların son derece doğal ve güvenilir kişiler olduğunu gördüm. Çünkü neticede hepsi sadece kas gücüyle suyun üstünde giden insanlar. Kendine güven ve çevrenize farklı bir duyarlılık, özellikle de denize saygı gerektiriyor.

Adrenalin burada yok mu?

Biraz önceki örnekler deniz kayağının ileri yaşlarda yapıldığını gösteriyordu. Yaşlılardan örnekler verirken adrenalin olmadığı için gençler yok mu diye düşünülebilir ama adrenalin var. Pekala bu spor heyecan arayan herkese hitap ediyor. Dalgalı denize çıkabilirsiniz, sörf yapabilirsiniz. Arkanızdan gelen dalga size sörf yaptırırken sonuçta daha yüksek bir hıza çıkmanızı sağlıyor. O dalganın üzerinde alabora olmadan kalabilmek ise belli bir beceri gerektiriyor. Mutlaka çalışmak lazım. Tekne alabora olduğunda kayaktan ayrılmadan, içerisinden çıkmadan, bizim eskimo-roll olarak tabir ettiğimiz hareketle düzeltmek lazım.

Geçmiş bir tarihte Selahattin Duman’ ın başına geldi, gazetede neşeli bir yazısı yayınlanmıştı. Alabora olmayı ‘Kanoyla T olmak’ şeklinde ifade ediyordu çünkü suyun üstünde kanoda  başaşağı durunca T biçiminde bir görüntü oluşuyor. Bunları yapabildiğiniz takdirde yüksek dalgaların olduğu bir denize çıkabilirsiniz.

Deniz kayağı federasyonu var mı?

Boğaziçi Deniz Kayakçıları Spor Kulübü olarak iki tane federasyona üye olduk. Bunlardan bir tanesi Amatör Denizcilik Federasyonu (ADF). Bizim gibi küçük  bir dernek için Sahil Güvenlik, DAKSAR gibi denizle ilgili kuruluşlarla temas açısından yararı oldu. Sonuçta deniz kayağıyla yaptığımız denizciliğimizi camiada temsil etmek istedik. BODEKA halen bu konudaki tek deniz kayağı kulübüdür.

Diğer taraftan Türkiye Kano Federasyonu TURKAF’a üye olduk. Federasyon bünyesinde  durgun su kanosu, akarsu ve deniz kanosu (kayağı) branşları yer alıyor.

Katıldığınız yarışlar oluyor mu?

Bu sene Polonya’da katıldığımız 9 km’lik yarışta, çift erkekler kategorisinde birinci ekip parkuru sadece 47 dakikada bitirdi. Muhteşem bir performansla saatte 12 km gibi bir sürate çıkabiliyorlar. Bizim çiftli olarak katıldığımız yarışı teknenin aşırı geniş olmasına karşın 1saat 11 dakikalık skorumuzla beşinci sırada bitirdik.

Son yıllarda Türkiye’de de çeşitli deniz kayağı yarışları düzenleniyor. Örneğin Meis adasından Kaş’a, 7,5 km mesafede hem deniz kayağı hem de yüzme yarışı yapılıyor. Bu yarış çiftli deniz kayakları ile yapılan güzel ve keyifli bir yarıştır. Bu sene 20 Temmuz’da düzenlenen geleneksel TÜMOK Boğaz yarışlarında deniz kayağı branşı ilk defa yer aldı, BODEKA üyelerinden 4 ekip bu yarışa katıldık. Yeri gelmişken, denizlerde sakin seyretmeyi sevenler için bizim kıyılarımızı yarış yapmadan dolaşmak da güzel. Birçok arkadaşımız artık kamplı uzun turlar yapıyorlar.

BODEKA’nın kaç üyesi var?

BODEKA’yı  bu sporu yapan arkadaş grubumuzla beraber kurmaya karar verdik. 8 kurucu üye ile yola çıkan BODEKA’nın üye sayısı 40’a ulaştı. Doğal olarak bir süre sonra bazı üyelerin ilgisi gevşiyor, farklı konulara kayabiliyor; gerçekçi bir ifadeyle aktif üye sayımız bu rakamın yarısını geçer. Ancak toplam üye sayımız yeni gelen denizciler ile sürekli artıyor. Dernekte yeterli donanımı sağlamak için aidatlar ve eğitim katkı paylarından finansman sağlayarak hem dernek adına tekneler alıyoruz hem de üyelerimizi kendi teknelerini almaya özendiriyoruz. Dernekte yaklaşık 15 tane deniz kayağımız var. Yeni malzeme temininde gerekirse dernek ile üye 50-50% ortaklaşa tekne alabiliyor. Bu modelin yegane şartı ise, tekne ortağı üye faaliyete geldiğinde kullanım hakkı öncelikle kendisinde oluyor ancak hazır bulunmadığı günlerde diğer üyeler kullanabilirler.

İstanbul’da nerelerde deniz kayağı yapıyorsunuz?

BODEKA’ da eğitim, teknik ve iletişim başlıkları altında üç yardımcı kurul oluşturduk. Dört mevsim hafta sonları Paşabahçe’deki kayıkhanemizden çıkarak Boğaz’ın kuzey tarafına, Poyrazköy’e veya güneyde Kuzguncuk yönünde gidiyoruz. Her taraf farklı güzelliktedir. Beykoz’u geçtikten sonra bir anda yapılaşma bittiği için Boğaz’ın girişinde doğa etkileyicidir.  Örneğin Anadolu Kavağından sonra gelen Keçilik diye bir güzel koy vardır. Orada çekilmiş bazı fotoğraflarla Datça’yı yan yana koyun; ayırt etmek zor olabilir. Yazları Boğaz’ın Karadeniz girişinde çadırlı kamp kuruyoruz.

Yeni üye edinmekle ilgili nasıl bir çalışmanız var?

BÜMED’de Nisan ayında bir tanıtım toplantımız olacak. Sizin katkılarınızla çok daha iyi konumda olacağız. Bütün derneklerde olduğu gibi, BODEKA’ da da üye olmanın koşulları var. Elbette üyelik aidatı ödemek gibi mali koşulları yerine getirmeli ama asıl önemli olan deniz kayağını seven kişilerin bir araya gelmesini sağlamak. Belli bir yaşam felsefesi olmalı ki, aktif olarak kayak yapma arzusu taşısın. Bir yerde denizci ruhuna sahip olan kişileri biz yanımıza almak istiyoruz, onlara ulaşmak istiyoruz ve bu şekilde daha güçlü bir yapıya kavuşmak istiyoruz. Arkadaşlarımızı eğitimler ile denize hazırlıyoruz; kışları Marmara Üniversitesi’nin Anadolu Hisarı’ndaki havuzunda eğitim veriyoruz. Başlangıçta olan tedirginlikleri gidermek için çalışıyoruz.

Eğitimlerinizden bahseder misin?

Dünyanın en tehlikeli denizlerinden olan Tasmanya adasının çevresini (1350 km) destek almaksızın bir aydan kısa sürede başarıyla dönmeyi başaran İsrailli iki sporcu, Misha 2007 ve Alon 2008 senesinde davetlimiz olarak İstanbul’a geldiler. Her yıl 3-4 günlük düzenlediğimiz eğitim kampımız BODEKAMP’ a eğitmen olarak katıldılar. Bizlerle tecrübelerini paylaştılar, onlardan çok şey öğrendik. Arkadaşlara eğitim verdiğimiz sırada öyle olaylara tanık olduk ki; alabora durumunda neler yapmaları gerektiğini, yanlarında durarak eğitimde teke tek göstermemize rağmen; bazı insanların alabora olunca hiçbir şey yapmadıklarını, tamamen şoka girebildiklerini gördük. İnsan davranışı irrasyonel olabiliyor. Su sıcaklığı düştükçe risklerin arttığı unutulmamalı. Denizde kayağa nasıl bineceksiniz? Devrilen kayakçıya nasıl yardım edeceksiniz? Teknedeki suyu nasıl boşaltacaksınız? Örneğin iki kişilik bir tekneye devrildikten sonra nasıl çıkacaksınız? Ya da bir başka tekne sizi çekecek, bir kurtarma ipiniz var mı? Veya küreğinizi ne yapacaksınız? Gerekli donanımları biliyor musunuz? gibi konularda üyeleri bilgilendiriyoruz. Ayda bir düzenlenen üye toplantıları veya eğitimler herkese açıktır. İlgilenenler bilgi için mütevazi internet sitemiz www.bodeka.com dan yararlanabilirler.

BODEKA ile ilgili bilgi için www.bodeka.com adresini ziyaret edebilir ve bilgi@bodeka.com adresine mesaj göndererek iletişime geçebilirsiniz.

Boğaz’da deniz kayağına ilişkin bu söyleşi, Tetra İletişim tarafından, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) için üretilen “Boğaziçi” dergisinin 138. sayısında (Mart 2009) yer aldı. Cüneyt Bayraktar tarafından gerçekleştirilen söyleşinin fotoğraflarını Teoman Gürzihin çekti. Sayfa tasarımı ve uygulaması Nur Ayman Çakmak tarafından yapıldı.