ara
face
Son Yazılar
Yazının DevamıSezar ve Napolyon, turşunun askerleri için cesaret kaynağı olduğunu söylemişler....
Yazının DevamıYapımının hayli zor olması nedeniyle tadı ve kıvamı taklit edilemeyen...
Yazının DevamıBüyükannelerimizi işlerken gördüğümüz ve bir dönem demode bulunarak çeyiz sandıklarında...
Yazının Devamıİlkbaharın habercisi leylekler, özellikle Türkiye’de en sevilen hayvanlardan biri. Öyle...
Yazının DevamıSoğuk kış aylarının sıcacık yemişi… “Kestane kebap yemesi sevap…” Sobanın...
Dünyanın su problemi İstanbul’da tartışıldı
Dünya Su Forumu ne amaçla düzenlenen bir organizasyon?
Orhan Yenigün: Su Forumu devlet başkanlarından tutun bu işin profesyonellerine ve araştırmacılara kadar herkesin katılabildiği, su ile ilgili politikalardan tutun yeni teknolojilere kadar her konunun tartışılabildiği çok geniş katılımlı bir organizasyon. 3 senede bir yapılıyor. İlk Dünya Su Forumu 1997 yılında Fas’da yapıldı. Daha sonra Hollanda, Japonya ve Meksika’da yapıldı. 1997 yılında bu forumun oluşturulmasının nedeni de suyun ileriki zamanlarda sorun olacağının çok açıkça görülmüş olması. Bu durum zaten çok uzun yıllardır biliniyordu ancak genellikle daha akademik çevreler tarafından biliniyordu. Su Forumu ile amaçlanan bu sorunun içine karar verme ve yaptırım gücü olan politikacıları da çekebilmek. Yani sorunların sadece bilimsel açıdan ele alınmasını değil, politikalarının da tartışılması sağlanıyor ve böylece tüm paydaşların bu işin içine alınması ve farklı temaların hep birlikte tartışılması sağlanıyor. Her düzenlenen Forum’da katılım giderek daha da artıyor. Meksika’da yapılan Forum’a 20 bin kişi katılmıştı, İstanbul Su Forumu’na 29 bin kişi kayıtlı olarak katıldı. Yani giderek konuya ilgi artıyor. Ayrıca tartışılan temalar da daha detaylı hale geliyor.
Turgut Onay: Hem katılımcı sayısının yüksek olması hem Devlet Başkanlarının katılımı hem de su ile ilgili yaşanacak sıkıntılara yönelik dead line’ın yaklaşması nedeniyle İstanbul Su Forum’un bir milat oluşturduğu söyleniyor. Şunu da belirtmeliyiz ki alternatif su forumları da düzenlendi.
Alternatif Su Forumu nelerin altını çiziyor?
Orhan Yenigün: Alternatifçilerin karşı çıktığı başlıca şey suya bedel biçilmesi, suyun iyice meta haline getirilmesi. Suyun da hava gibi bedelsiz olması, para ile satın alınmaması, insanların doğal hakkı olmasını savunan sivil toplum kuruluşları var ve bunlar bir araya gelerek Alternatif Su Forumu düzenlediler. Benim de bu eleştirilerde katıldığım noktalar var. 2020 senesinde 5 milyar insanın sağlıklı sudan mahrum olacağı hesaplanıyor. Madem biz bu kadar insanı topluyor ve Su Formu gibi organizasyonlar yapıyoruz neden hala böyle bir öngörü var diye sorgulayabiliriz. Neden düzgün politikalarla bu işler düzeltilemiyor? Bir başka sorun sınır ötesi sular. Bizden örnek verirsek, Fırat ve Dicle nehirleri ülkemizde doğuyor ama başka ülkeden denize dökülüyor. Ya da Tuna ve kolları gibi belki 20 tane ülkenin topraklarından geçen sular var. Bu tip su kaynaklarının geleceği, kimlerin nasıl yararlanacağı bütün bunlar da bu tip toplantılarda konuşulması gereken konular. Bizim için Fırat ve Dicle’ye yaptığımız her baraj güney komşularımız ile sorun olmuştur. Su Forumu bu tip konuların da masaya yatırıldığı bir faaliyet oldu. Ancak elbette bu hassas konularda hemen bir sonuç almak mümkün değil.
Dünyada şu anda su ile ilgili yaşanan en önemli sorun nedir?
Orhan Yenigün: Küresel iklim değişimi ile ilgili su sıkıntısı sorunu. Kuraklık nedeniyle suyun eskisi kadar yaygın ve sağlıklı olarak kullanılamaması şu anda yaşanan en önemli sıkıntı. Amaç elbette dünyadaki tüm insanlara kullanılabilir, sağlıklı temiz su sağlayabilmek. Ama rakamlara baktığımız zaman bu nüfus artışıyla mümkün gibi gözükmüyor. Kaynaklar da eşit dağılmış durumda değil. Kuzey Avrupa ülkeleri gibi bazı ülkeler suyun içinde yaşıyor, bazıları ise kuraklıktan muzdaripler. Su zengini ülkeler ve su fakiri ülkeler var. Sonuçta bunlar her zaman literatürde tartışılan konular. Bu Forum’da yeni bir durum ortaya çıkmadı. Suyun fiyatı da temalardan bir tanesiydi. Maliyet sorunlarını aşmak nasıl mümkün olur tartışıldı. Forum sona ererken bazı deklerasyonlar yapıldı. Bunlar umut verici gibi ses veriyor ama benim şahsi fikrim çok da iyi bir yolda olmadığımız.
Turgut Onay: Su kaynakları yetersiz, nüfus giderek artıyor, insanların kişi başı kullandıkları su miktarı artıyor, dolayısıyla eldeki mevcut su kaynaklarını daha bilinçli tüketmek zorundayız. Bu nedenle bazı ülkelerde su tüketim fiyatını artırma yoluna bile gidilebiliyor, bazı Afrika ülkelerinde veya Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi. Elbette bu tek yöntem değil, insanların suyu tüketirken nasıl bilinçli tüketebileceklerini, pratik çözümler uygulayarak nasıl efektif su kullanımı ve israfın önlenmesini sağlayabileceklerini öğretmek gerekiyor. Tüketicinin bilinçlenmesi gerekiyor. Su Forumu’nda bu konuda oturumlar da oldu.
Su kaynakları yeterli değil, bu durumda sorunu çözmek için neler yapılabilir?
Orhan Yenigün: Bir şehre nasıl su temin edildiği, sağlıklı suyun nasıl kazanıldığı veya suyun nasıl arıtıldığı artık bilinen konular. Ama mesela suyun kıt olduğu veya nüfusun aşırı fazla olduğu ya da çok fakir bazı ülkelerde su yönetimi konusu ciddi bir problem. Tatlı su, kıt bir kaynak olmasının yanı sıra dünya üzerinde son derece eşitsiz dağılmış. Ancak tabi deniz suyu var. Deniz suyu bugünkü teknoloji ile içilebilecek kadar kaliteli su haline getirilebiliyor. Bunun için ihtiyacınız olan en önemli şey enerji. Denizden büyük miktarda kullanılabilir su elde etmek için çok büyük miktarlarda elektrik enerjisi gerekiyor. Suudi Arabistan, İsrail, Kuzey Kıbrıs bu yöntemi kullanan ülkeler arasında. Bizde de bu yöntem düşünülüyor. Özellikle az tuzlu olması açısından Karadeniz’in suları uygun.
Turgut Onay: Şu anda dünyada en önem verilen konulardan bir tanesi de atık suyun geri kazanılarak tekrar kullanılması. Evsel atık suyu ileri arıtım teknolojileri uygulayarak arıttığınız zaman belli alanlarda tekrar kullanabilirsiniz. Bu suyu içemezsiniz ama tarımda, yıkamada, sanayide kullanabilirsiniz. Deniz suyundan tatlı su üretme çok pahalı olabilir ama atık sudan yararlanma şu anda dünyada çok önem kazanmış durumda. Türkiye’de 3300 belediye var. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre Türkiye`deki belediyelerin %42`sinde kanalizasyon altyapısı bile yok. Yine belediyelerin %95`inde arıtma tesisi bulunmuyor. Devlet İstatistik Enstitüsü, çevre istatistikleri kapsamında yaptığı belediye kanalizasyon anketinin sonuçlarına göre Türkiye nüfusunun %78,7`si belediye sınırları içinde yaşıyor. Ülke genelindeki 3 bin 215 belediyeden sadece 1879`unda kanalizasyon şebekesi, 112`sinde atık su arıtma tesisi bulunuyor. Daha doğru dürüst arıtma bile yok ki geri kullanım gündeme gelebilsin. AB uyum süreci içinde bu uygulamaların mutlaka artması gerekiyor. Çünkü eğer belediyeler bunu uygulamazsa (arıtma yapmadan deşarj yaparsa) onlara ceza kesilecek. Demek önce kendi suyumuzu hakkıyla arıtacağız, bu tesisleri kuracağız, ondan sonra geri kazanımları gerçekleştirebileceğiz. Yani daha gidecek çok yolumuz var. Ama zaman kaybetme gibi bir lüksümüz yok, bir an önce çalışmalara başlamalıyız.
Türkiye su kaynakları açısından ne durumda?
Orhan Yenigün: Türkiye ne su fakiri ne de su zengini bir ülke. Ama suyu dikkatle kullanması gereken bir ülkeyiz. Bugüne kadar Türkiye’de atık suyun geri kullanımı ile ilgili ciddi bir yol alınmamasını politikacıların, karar veren ve uygulayan kişilerin büyük bir eksikliği olarak görmekteyim. Sanki bizim sonsuz su kaynaklarımız varmış gibi davranılması, bir yerin suyu bitince başka bir yerden su taşınması gibi yollara başvurulması çok yanlış. Su ile enerji arasında ciddi bir bağlantı var. Enerjiyi ucuza üretebildiğiniz taktirde suyu da ucuza üretebilirsiniz. Hatta o durumda belli bir miktara kadar –mesela temel ihtiyacı- bedava verirsiniz, sonrasını ücretli verirsiniz. Bunu gerçekleştirebilmek için enerjiyi de daha ucuza getirmeniz lazım. Ancak bugün yeni bir takım teknolojiler geliştirilmediği sürece enerjiyi çok fazla ucuzlatmak mümkün değil.
Dünyada su yönetimi ile ne gibi uygulamalar var?
Orhan Yenigün: Su dünyanın birçok yerinde devlet tarafından yönetilmez, özel şirketler tarafından yönetilir. Özellikle Avrupa’da su yönetimi özel sektörün elindedir. Bu özel şirketler suyu arıtır ve isale hatları ile dağıtır. Atık suları kanalizasyon sistemleri ile toplar ve arıtma tesisinde arıtır. İşin içinde rekabet de olduğu için suyun fiyatı kontrol altında tutulabiliyor. Hollanda su yönetimi konusunda en başarılı ülkelerden biri. Onlar su içinde yaşadıkları için, su ile mücadele etmeyi de öğrenmişler, suyu yönetmeyi de öğrenmişler. Norveç, İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri de su kullanımı konusunda çok ileri durumdalar. Bu ülkelerin su kaynakları bol ve yönetimleri de çok iyi. İsrail ise su kaynağı az olduğu halde suyu iyi yöneten ülkelere güzel bir örnek. Özellikle atık suların geri kullanımı, sulamada verimlilik gibi su yönetimi konularında çok başarılılar.
Son olarak İstanbul Su Forumu’nun ardından ne söylemek istersiniz?
Turgut Onay: Türkiye’nin böyle büyük bir organizasyona ev sahipliği yapması ülke prestiji açısından çok önemli. Elbette ortak deklarasyon daha politik çerçevede hazırlanmış, herkesin altına imza atabileceği bir belge. Birebir ortak çalışmaların yapılmadığı, çalıştay benzeri toplantılar olmadığı için çok da somut bir sonuç çıkmıyor bu toplantılardan. Ancak dikkatler belli konulara çekilebiliyor.
“İSTANBUL SU MUTABAKATI”
İstanbul 5. Dünya Su Forumu Yerel ve Bölgesel Yönetimler toplantısında, belediye başkanları ve yerel otoriteleri kentsel su kaynakları yönetimi konusunda ortak bir taahhüde çağıran “İstanbul Su Mutabakatı” 52 ülkenin belediye başkanı tarafından imzalandı. Mutabakatın giriş bölümü:
Yerel ve Bölgesel Hükümetler Bildirgesi ve Harekete Çağrı
Bu mutabakat ile bizler;
Ana temalar çerçevesinde Forum süresince yaklaşık 115 oturum düzenlendi. Bunlardan bazı başlıklar:
Su için Ekosistemler, İnsanlar için Su, İnsanlar için Ekosistemler
Su ve Tarih: Geçmiş medeniyetlerin Su Kültürünü Anlamak ve Bugün için Dersler Çıkarmak
Su ve Sanitasyon Programları Çocukların Sağlığını Nasıl Geliştiriyor?
Sanitasyon ve Atık Suyu Yönetiminin Fiyatlandırılması
Acil Su Hakkı: İlkeli mi Yoksa Pratik mi Olmalı?
Suya Birden Çok Görev Yükleme: Birden çok Kullanım ve İşlevlerden Damla Başına Nasıl daha Fazla Fayda Elde Edilir?
“Dünyanın su problemi İstanbul’da tartışıldı” adlı bu söyleşi, Tetra İletişim tarafından, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) için üretilen “Boğaziçi” dergisinin 139. sayısında (Nisan 2009) yer aldı. Pınar Türen tarafından gerçekleştirilen söyleşinin fotoğraflarını Teoman Gürzihin çekti. Sayfa tasarımı ve uygulaması Nur Ayman Çakmak tarafından yapıldı.