bread

Selahattin İçli (1923 – 2006)

“Zeytin Gözlüm”, “Gül Açılsın Dudağında Gülüver”, “Hüzün Zaman Zaman Deli Dalgalarla Gelir”, “Ayrılık Var Çıkan Falda” gibi birçok Türk Sanat Müziği eserine imza atan ünlü bestekar Prof. Dr. Selahattin İçli, 14 Ekim 2006 günü aramızdan ayrıldı.

İlk bestesini 17 yaşında yapan Selahattin İçli, 160′tan fazla esere imza atan üretken bir besteciydi. Özellikle kürdilihicazkar makamındaki eserleri, geniş kesimlerce büyük bir beğeni toplamıştır. Kuşağının bütün güzel özelliklerini bünyesinde toplamış olan İçli, beyefendiliği, şık giyimi, genç bir ruha sahip oluşu ve esprili kişiliğiyle öğrencilerinin, arkadaşlarının ve yakın çevresinin gönlünde özel bir yer edinmiştir.

Bestekar – doktor
6 Ekim 1923′te İstanbul’da dünyaya gelen Selahattin İçli, ilkokulu Susurluk’ta, ortaokul ve liseyi de Balıkesir’de bitirdi. 1949 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan İçli, ertesi yıl askerliğini yaptıktan sonra 1953 yılına kadar İstanbul’da doktorluk görevini sürdüren İçli, daha sonra Susurluk Belediye Tabibi, Susurluk Şeker Fabrikası Tabibi ve Borasit Madeni Tabibi olarak 1961 yılına kadar Balıkesir’de bulundu.

Konservatuarda hoca
1955 yılında Pınar Atasay ile evlenen İçli, 1958 yılında baba oldu ve 1961′de tekrar İstanbul’a yerleşerek bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra 1967 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul Hastanesi’nde görev aldı. 1981 yılında bu hastanede Başhekim Yardımcılığı görevinden ayrılan İçli, İstanbul Devlet Türk Musikisi Konservatuarı’nda sanatçı öğretim görevlisi ve başkan yardımcısı oldu. Konservatuar’ın İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlanması üzerine 1986 yılında profesör unvanı alan İçli, Kompozisyon Bölümü Başkanlığı’na atandı.

Aileden bestekar
Selahattin İçli’nin müzikle yakınlığı, çocukluk yıllarında babası İbrahim İçli’nin etkisiyle oldu. Hem anne, hem baba tarafından kardeş çocukları olan udi bestekar Şerif İçli ve İbrahim İçli, 1914 yılında Beşiktaş Musiki Kulübü’ne devam etmeye başladılar. Neyzen İhsan Bey’in hoca olduğu bu ocaktan yetişenler arasında Hakkı Derman da vardı. Babasının müziğe olan ilgisi ve zengin repertuvarı nedeniyle oğlu Selahattin’in kulağı, daha çocukluk yaşlarından itibaren Türk musikisinin klasik ve güncel eserleriyle doldu. İçli, ilk gençlik yıllarında kendisini bestekarlığa götürecek önemli temel unsur sayılabilecek oldukça geniş bir repertuvara sahip oldu.

İçli ve Pınar
Lise öğrenimi sırasında müziğin birçok bilgilerine henüz yeteri kadar sahip olmamakla birlikte bazı beste denemeleri yapan İçli, ilk şarkısını 17 yaşında besteledi. Güftesi, Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Hıyaban” isimli şiirinden alınan Hüseyni makamındaki bu şarkının Şerif İçli tarafından beğenilmesi, Selahattin’i yeni besteler yapma alanında çalışmaya sevk etti.
1942 yılında büyük hayranlık duyduğu ve babasının da yakın arkadaşı olan Selahattin Pınar’la tanışan İçli, onun bestekarlık konusundaki bilgi ve görüşlerinden feyz almaya çalıştı.

160’ı aşkın beste
Selahattin İçli’nin üniversite öğrenimi, tıp fakültesindeki derslerinin yanı sıra musiki üzerinde yoğun olarak çalıştığı bir eğitim devresi oldu. 1943′teki kuruluşundan itibaren 10 yıl kadar İstanbul Üniversitesi Korosunda bulunan İçli, Kanuni Ekrem Karadeniz’in özel derslerine devam etti. İçli, bu dönemde birçok müzik çalışmalarına ve konserlere sesi ve uduyla katıldı.

17 yaşından itibaren müzikte bestecilik alanını seçen ve faaliyetini yoğun olarak hep o yönde sürdüren Selahattin İçli, 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre “Hüzün”, “Bir Sabah Bakacaksın”, “Merhaba Ümid”, “Zeytin Gözlüm”, ”Bir Seni Bir Gülü Öptüm”, “Bir Destan Dolaşır” ve “Çoktan Beri Bir Kız Tanırım Ben Sarıyer’de”nin de aralarında bulunduğu 160 beste üretti. İçli’nin, 2003′ten sonra da 15 kadar beste ürettiği tahmin ediliyor.

Besteleriyle yaşayacak
Çeşitli ansiklopedi, gazete ve dergilerde makale, fıkra, araştırma ve eleştiri türünde 400′ün üzerinde yazısı yayınlanan İçli, 1998 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı. 14 Ekim günü aramızdan ayrılan İçli, besteleriyle yaşamaya devam edecek.

Selahattin İçli’nin vefatı üzerine kaleme alınan bu yazı, Tetra İletişim tarafından, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) için üretilen “Mesam Vizyon” dergisinin 2. sayısında (Ekim – Kasım 2006) yer aldı.