bread

Ahmet Ertegün’ü kaybettik

29 Ekim’de New York’ta Rolling Stones konseri sırasında ayağının kayması sonucu düşerek başını vuran ve komaya giren Ahmet Ertegün  83 yaşında hayata veda etti.

Müzik dünyasının efsanesi, Ahmet Ertegün, Üsküdar’da ailesinin kurduğu Özbekler Tekkesi’ne defnedildi. Amerikan müzik sanatı ve sanayine yarım yüzyıldır damgasını vuran Ahmet Ertegün 31 Temmuz 1923 yılında Diplomat Münir Nurettin Ertegün ve Hayrunisa Rüstem’in ikinci oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi.

Babasının, Ertegün 12 yaşındayken Washington’a Türkiye Büyükelçisi olarak atanmasıyla birlikte Amerika’ya taşındılar. Müzisyen olan annesi Hayrunisa Rüstem sayesinde küçük yaştan itibaren müzikle ilgilendi. Annesi ona 14 yaşındayken Cootie Williams’ın “West and Blues” albümünü ve onu çalabileceği bir plak makinası aldı. Ahmet Ertegün’ü blues ve caz müziğinin ustalarıyla tanıştıran ağabeyi Nesuhi Ertegün oldu.

Çok gençken Fransa’nın yüksek entelektüel hayatına giren ağabeyi Nesuhi, Paris’te Sorbonne’da tahsil gördü. O günlerde Paris’te yaşayan Türk entelektüeller arasında Abidin Dino ve Fikret Mualla, ağabey Ertegün’ün çok yakın dostlarıydı. Amerika’da zencilerle beyazların ayrı yaşadıkları dönemlerde Fransa’ya kaçan zenci cazcılar arasında Coleman Hawkins, Benny Carter, Bill Coleman gibi isimler vardı. Ağabeyi ile birlikte caz dinlemeye giden Ahmet Ertegün’de bu müzik çok büyük bir heyecan yarattı ve Amerika’ya döndüğünde plak toplamaya başladı. Ağabeyi ile birlikte topladıkları 15-20 bin plaklık koleksiyonları ile zamanla tanınmaya başladılar.

St. John’s Üniversitesi’nde felsefe eğitimi gören Ahmet Ertegün 21 yaşında iken babası Münir Bey vefat edince ağabeyi Nasuhi Ertegün ile birlikte Amerika’da kalarak müzik dünyasının zirvesine doğru uzanan yolculuğuna devam etti. İki kardeş birlikte Atlantik Müzik’i kurdular. 1947’de Atlantic Records albümlerini çıkarmaya başladı. İlk olarak Atlantik Müzik stüdyolarında 21 Kasım 1947’de Harlemaies’in “The Rose of the Rio Grande” albümü kaydedildi. 1949 yılının Nisan ayında çıkarılan Stick Mcghee’in “Drinkin’ Wine Sop-Dee-O-Dee” albümü, 1 milyondan fazla satışı ile Atlantis’in ilk hiti oldu. 1955 yılında Elvis Presley’e kontrat imzalaması için 25 bin dolar teklif edildi, ancak kontrat RCA’ya satıldı. Ray Charles, Aretha Franklin, The Modern Jazz Quartet, Bobby Darin gibi isimlere kasetler yapan Ertegün, The Rolling Stones, Led Zeppelin, Cream, Genesis gibi isimleri de üne kavuşturdu.

Craig David, Phil Collins, Jewel, Metallica, James Blunt gibi başarılı müzisyenleri bünyesinde bulunduran şirket, kısa zamanda dünyanın en önemli plak şirketlerinden biri haline geldi. New York’ta 10 bin dolar borçla kurulan küçük bir plak şirketinin bir dünya devi olacağını kimse tahmin edemezdi. İsmini okyanustan alan müzik endüstrisi devi Atlantic Records’ın şu an yaklaşık 155 tane sanatçısı var. Ertegün, Amerikalı ünlü caz yorumcusu Ray Charles’ın 1952-1959 yılları arasında seslendirdiği kayıtlardan derlenen “Pure Genius: The Complete Atlantic Recordings” adlı koleksiyonun yapımcısı olarak, “En İyi Tarihi Albüm” kategorisinde Grammy müzik ödüllerine aday gösterildi. Daha önce 3 farklı alanda Grammy Ödülü kazanmış olan Ertegün, 2006 Grammy Ödül Töreni’nde “ICON” adı verilen Onur Ödülü’ne layık görüldü. Bu ödül, müzik dünyasına emeği geçen kişiler için ilk kez verilmeye başlandı.

Cumhuriyetle yaşıt olan Ertegün, yaşamının büyük kısmını Türkiye dışında geçirmesine rağmen, hep Türkiye’nin tanıtımı için çalıştı. Hem Türkiye’ye, Amerika’dan yatırım getirmek, hem de Türkiye’ye yatırım yapmak isteyenlere yardımcı olan Ertegün, medyada da büyük işlere imza attı.

Ahmet Ertegün’ün vefatı üzerine kaleme alınan bu yazı, Tetra İletişim tarafından, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) için üretilen “Mesam Vizyon” dergisinin 3. sayısında (Aralık – Ocak 2006) yer aldı.