bread

Gönül Turgut: Unutulmayacak bir diva

‘Türk popunun en güzel yüzü’ olarak kabul edilen Gönül Turgut’un aranje edilmiş türkülerle başlayıp “Telefondayım Yine”, “Üzüntüyü Bırak”, “O Yaz Gecesi”, “Aşkı Sende Buldum” gibi şarkılarla zirveye çıkan müzik macerası, şarkıcının evlenip müziği bırakmasıyla kısa sürmüştü.

“Işıkları karartılmış salonda dans edenler yerlerine oturmuşlardı. Kahkahalar sigara dumanlarına karışıyordu. Pistin kenarındaki piyanonun başına genç bir adam geçti. Parmakları bir müddet tuşlar üzerinde dolaştı. Sonra genç ve güzel bir kadını mikrofona davet etti. ‘Şimdi’ dedi, ‘size genç şantöz Gönül Turgut’u takdim ediyoruz.’ Salon önce alkışlara boğuldu. Az sonra alkışlar ve konuşmalar kesildi. Mikrofonda romantik bir parçanın sözleri, orkestranın eşliğinde salona yayılıyordu.” Ses dergisinin 1962 yılında yayınlanan sayılarından biri, Gönül Turgut’ u böyle başlayan bir yazı ile okurlarına tanıtıyor. Türkçe pop henüz başlamamış bile. Fecri Ebcioğlu, bir çığır açacak olan “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş”u henüz yazmış; ama tek örnek bu şarkı. Sahnelerde Ayten Alpman, Rüçhan Çamay, Erol Büyükburç, Gönül Yazar, Tülay German fırtına gibi esiyor ama henüz kimse Türkçe söylemiyor. Çoğunlukla caz söyleniyor… Repertuvarına birkaç popüler şarkı almak isteyenler de, İtalyanca, Fransızca ya da İspanyolca şarkıları tercih ediyorlar. Henüz 1962’nin başlarındayız. Daha yalnızca “Bak Bir Varmış…” var sahnede. Çok kalmadan, Tülay German “Burçak Tarlası”nı aranje edip söyleyecek, Erol Büyükburç “Ağlarım”ı besteleyecek ve Balkan Festivali’ydi, Altın Mikrofon’du derken, Türk popu kıyamet gibi her tarafı saracaktı… Henüz Ajda Pekkan yok, henüz Berkant yok, Kamuran Akkor yok, Sezen Cumhur Önal yok… Ama Gönül Turgut var… Ülkemizin efsanevi yorumcularından biridir o. Tıpkı Sevinç Tevs, Ayten Alpman, Tülay German, Erol Büyükburç ve Alpay gibi; Türkçe popun resmi başlangıcından bile daha önce sahnelerimizde fırtına gibi esmişlerden.

Ses’in muhabiri Gönül Turgut’ u Çayhane’de seyredip yazmış bu yazıyı. Çayhane de dönemin önemli kulüplerinden biri. Gönül Turgut’ un Şerif Yüzbaşıoğlu, Celal Bozsoy ve Şevket Uğurluel orkestraları ile başlayan şarkıcılık yaşamı Çayhane’nin mukavelesi ile tamamen değişecektir. O gece Gönül Turgut’un ikinci şarkısı “kıvrak bir İspanyol melodisi”ymiş… “Pist bir anda orkestraya ayak uyduran çiftlerle” dolmuşmuş… Gelin biz ‘çift’lerin, orkestraya zar zor uydurdukları ritmlerini bozmalarına sebep olmayalım, aradan çekilelim ve sanatçımızın 45’lik macerasına bir göz atalım.

BURAM BURAM POP KOKAN TÜRKÜLER

Gönül Turgut, ilk plaklarını Kadri Ünalan Orkestrası ile yapar. “Aranje edilmiş türkü”nün çok şey, hatta her şey demek olduğu o yıllarda, Turgut, Başar Tamer ile birlikte Ünalan Orkestrası’nın ‘ses’idir. “Makaram Sarı Bağlar”, “Yavuz Geliyor Yavuz” ve diğer türküler, (bir slogan kullanarak söylersek) “buram buram pop” kokarak çıkarlar karşımıza. Ardından da kendi kanatlarıyla uçmaya başlar Gönül Turgut. Yıl 1967’dir, pop alanında her şey bir anda hızlanmış ve Gönül Turgut, bir çırpıda kendisini Philips firmasının çatısı altında bulmuştur.

“Uzat Artık Elini/Kim İçin Ne İçin” adlı plak, hem Turgut’a hem de aranje edilmiş türkülerden yavaş yavaş sıkılmaya başlamış dinleyiciye ilaç gibi gelir. Dünyanın en muhteşem ses renklerinden birine sahip olan Turgut, son derece orta halli iki yabancı şarkıyı havalara kaldırmış, “Sevmem Sevmem” ve “Telefondayım Yine” ise bir sonraki adım olur. “Telefondayım Yine”, yalnızca Gönül Turgut için değil, bütün bir popüler müzik tarihimiz için önemli bir ‘işaret fişeği’ olacaktır. Yeşilçam’ın yetkin isimlerinden İlham Filmer, (Ajda Pekkan’ın “Boş Sokak” ve Alpay’ın “Sen İstedin” adlı şarkılarıyla birlikte) “Telefondayım Yine”ye bir klip çekecek ve daha dünyanın herhangi bir köşesinde “şarkılara görsel karşılık bulma” fikri akıl edilememişken bile bunu gerçekleştirecek ve tarihe geçecektir. Yıllar sonra, “Fecri Ebcioğlu’nun evinde çekildi o şarkının filmi…” diyecektir Gönül Turgut, ‘klip’ demeyerek, ‘film’ demeye devam ederek; “amaç neydi tam hatırlamıyorum; sanıyorum plakların reklamını yaptırmak niyetiyle çekilmişlerdi, sinemalarda filmlerden önce gösterileceklerdi…”

‘Türk popunun en güzel yüzü’ olarak kabul edilen Gönül Turgut’un, bir ‘Yeni Dalga’ Şlminden fırlamış gibi duran siyah-beyaz görüntüleri ile örülü “Telefondayım Yine” klibi (ya da filmi) sonrasında Turgut en büyük hit şarkısını söyleyecektir; “Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak”. Mary Hopkin’in “Those Were The Days” adlı, bütün dünyayı sallamış şarkısının çok sayıdaki Türkçe versiyonundan birisi olan “Üzüntüyü Bırak…”, Semiramis Pekkan’ın “Bu Ne Biçim Hayat”ı ile birlikte “Those Were…” liginde tepeye kurulacak ve liderliği uzun bir süre kimselere bırakmayavaktır. Ardından da Gönül Turgut’u Gönül Turgut yapan diğer şarkılar gelecektir: Rahbani Kardeşler’den Fecri Ebcioğlu’nun Türkçeleştirdiği “Birazcık Yüz Ver”, ritmi ve hızı ile dönem standartlarının çok çok üzerinde bir alt yapıya sahip “O Yaz Gecesi” ve Sevinç Tevs’in 1968 yılında Atina’daki Apollonia Şarkı Yarışması’nda seslendirdiği Selmi Andak şarkısı “Ve Ben Yalnız”… Bu şarkılar, özellikle sonuncusu Turgut’un bir ‘diva’ olarak genel kabul görmesini sağlayacaktır. Sağlamasına sağlayacaktır ama Gönül Turgut bu plak sonrası hayatını değiştirmeye de karar verecektir. O müziğe tutkun hatta aşık birisidir ama bir çocuk sahibi olmayı da her şeyden ama her şeyden daha çok istemektedir. Bu uğurda gerekirse bütün müzikal kariyerini bile feda edecektir. Eder de.

Güzeller güzeli Turgut, Mehmet Üstünkaya ile evlenmesinden hemen sonra Türk popundan çekilecektir. ‘İlelebet’ bir çekilmedir bu; kızı büyüdükten ve kendi ayakları üzerinde sıkıca durabildikten sonra bile Turgut popüler müziğe herhangi bir biçimde dönmeyi düşünmeyecektir. Gözü arkada kalmamıştır çünkü. Kısacık bir zaman dilimine onlarca şarkı sığdırmış, her yaptığı ile kendini sevdirmiştir ve bu kadarı onun için yetmiş-artmıştır. Odeon’un “Bak Bir Varmış” serisi ile, genç kuşaklar da, nihayet bu benzersiz sesi duyma imkanına kavuştu. Vefakar Dani Grunberg, bu seri ile Türk popunu kanatlandıran birçok ismi yeniden bize hatırlattı ve bu isimlerden biri de Gönül Turgut’tu. Serinin birincisinde “Üzüntüyü Bırak…”, ikincisinde “Telefondayım Yine” ve üçüncüsünde “Aşkı Sende Buldum”u dinledik Turgut’tan… Bugün üç, yarın on üç… Turgut, ‘dijital çağ’a da uyum sağladı nasılsa. Hem Turgut’un sesine bir kere bile kulak vermek ona hayran olmak, bağlanıp kalmak için yeterlidir zaten. Böyle bir ses dünyaya kırk yılda bir gelir; her kulak veren de ilk bunu görür, bunu düşünür.

Naim Dilmener tarafından kaleme alınan “Unutulmayacak bir diva” adlı bu yazı, Tetra İletişim tarafından, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) için üretilen “Mesam Vizyon” dergisinin 3. sayısında (Aralık – Ocak 2007) yer aldı. Yazıda kullanılan görseller, Naim Dilmener’in arşivinden edinildi. Sayfa tasarımı ve uygulaması Didem İncesağır tarafından yapıldı.