bread

Serpil Timuray: 3G ile mobil teknoloji çağı başlıyor

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı (CEO) Serpil Timuray (ÜAA’87) önümüzdeki dönemde kablosuz mobil cihazlar ile iletişim ve bilgi paylaşım hizmetlerine istediğimiz her an her yerden ulaşabileceğimizi söylüyor.

Bugüne kadar farklı sektörlerde ama hep dünya lideri konumundaki firmalarda görev alan ve şu an Vodafone Grubu bünyesinde Vodafone Türkiye CEO’su (İcra Kurulu Başkanı) olan Serpil Timuray (ÜAA’87) hem yakın gelecekte bizleri bekleyen telekomünikasyon yeniliklerinden bahsetti hem de bizimle kariyerindeki başarısının sırlarını paylaştı.

1987 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun oldunuz.  Bize o yılları, sonrasında eğitim hayatınıza nasıl devam ettiğinizi ve profesyonel hayata geçişinizi anlatabilir misiniz?

Orta ve lise eğitimimi, 1980-87 yılları arasında, Üsküdar Amerikan Lisesi’nde aldım. Bu dönem içinde, 85-86 akademik yılında North Carolina Asheville High School’da eğitim gördüm ve 1987 yılında ÜAA’dan mezun oldum. Yüksek öğrenimimi Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde 1991 yılında tamamladım. Üniversiteden mezun olur olmaz, profesyonel hayata atılmaya karar verdim. 1991 yılında Procter&Gamble Türkiye şirketinin pazarlama departmanında deterjan kategorisinde marka müdür yardımcısı olarak çalışma hayatına başladım. Procter&Gamble bünyesinde 8 yıl boyunca pazarlama departmanında farklı kategorilerde çeşitli görevler üstlendim. Son olarak P&G-Eczacıbaşı ortak kuruluşu olan Sanipak A.Ş. firmasının Pazarlama Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi olarak çalışmakta iken bu firma P&G tarafından satın alındı. Satın alımı takiben görevimi kağıt kategorisinden sorumlu Pazarlama Müdürü ve P&G Türkiye İcra Kurulu üyesi olarak devam ettirdim. 1999 yılında Group Danone-Sabancı Holding ortak kuruluşu olan DanoneSA Tikveşli A.Ş. bünyesine Pazarlama Direktörü ve İcra Kurulu üyesi olarak katıldım. Bir süre kurumun Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevlerini bir arada yürüttükten sonra, Haziran 2002’de Genel Müdür ve İcra Kurulu Başkanlığı görevine getirildim. Aralık 2003’te bu firmanın Groupe Danone tarafından satın alımından sonra, Danone Tikveşli Gıda ve İçecek Ürünleri A.Ş.’nin Genel Müdürü ve İcra Kurulu Başkanı olarak 31 Aralık 2008’e kadar görevime devam ettim. 1 Ocak 2009 itibariyle de Vodafone Grubu bünyesine, Vodafone Türkiye CEO – İcra Kurulu Başkanı olarak katıldım.

Sektörler farklılık gösterse de genelde “yönetici” ya da “lider” olmanın ortak tarafları olmalı.  Sizin başarınızdaki itici güçler nelerdir?  Bu konuda, özellikle genç mezunlarımıza ne söylemek istersiniz?

Warren Bennis’e göre, yöneticilik ve liderlik kavramlarının arasında belirgin bir fark vardır ve her ikisi de gerekli ve önemlidir. “Yöneticilik” sorumluluk almak ve hayata geçirmektir. “Liderlik” ise etkilemek, yönü tayin etmektir. John Kotter de “yöneticilik” ve “liderlik”in ayrı fakat birbirini tamamlayıcı kavramlar olduğu görüşündedir. “Güçlü lider” – “zayıf yönetici” bileşeninin kötü sonuçlar doğuracağını savunur.. Benim benimsediğim etkin liderlik tanımı “farklı geçmişlerden/görüşlerden gelen farklı yetkinlik/yeteneklere sahip çeşitli insan kaynaklarını bir grup halinde yönetebilmek ve onlardan mümkün olan en yüksek performans ve verimi alabilmek”tir. Bu tanım; karşındakini dinlemeyi, anlamayı, farklı görüşlere açık olmayı ve yenilikçi olmayı gerektirir.

Bu liderlik tarzına zemin oluşturan yönetim ortamını ise “katılımcı yönetim modeli” olarak tanımladığım modeli uygulayarak oluşturmaktayım. Buna göre, şirketin stratejik planı tepeden-aşağıya değil aşağıdan-yukarıya oluşturulmalıdır ve her birey bu plana katkısı olduğunu hissetmeli,  görüş vermeli ve sorumluluk almalıdır. Birey kendi başarısından ziyade, çoklu-fonksiyonlu takımın başarısına odaklanmalıdır. Ancak herkes aynı ortak hedefe kilitlendiği zaman şirket başarılı olur.

Sizce başarınızın sırrı nedir? Bu anlamda Üsküdar Amerikanlı olmanın başarılı olmanızda rolü var mı?

Başarının tek bir sırrı ya da formülü olduğunu söylemek doğal olarak mümkün değil. Ama mutlaka IQ ve EQ ’nun bir arada, güçlü bir şekilde var olması gerektiğine inanıyorum. Daniel Goleman’ın “Sosyal Akıl” tanımı bu birleşimi vurgulamaktadır. Empati, dinleme, organizasyonel bilinç, etkileme, insan kaynağı geliştirme, ilham verme ve takım çalışmasından oluşan 7 değeri öne çıkarmaktadır. Kanımca, Goleman’ın tespit ettiği bu değerler, ÜAA’nın değerleri ile birebir örtüşmektedir. Bu da bize göstermektedir ki ÜAA’da hiçbir uygulama tesadüf değildir; bu değerleri pekiştirmek üzere tasarlanmış ve birbiri üzerine inşa edilen bir sistemin parçasıdır.

Telekomünikasyon sektörünün dünyada ve Türkiye’deki yeri nedir? Yakın ya da uzak gelecekte bizleri neler bekliyor?

Telekomünikasyon sektörünü, çağımızın en önemli innovasyon sektörlerinden ve tüm dünyada sosyal ve ekonomik gelişimin en önemli lokomotiflerinden biri olarak görüyorum. Öncelikle, insan ilişkilerini ve bağlarını kuvvetlendirmesi açısından sosyal yaşama tartışılmaz bir katkı sağlıyor. Diğer yandan, iş dünyasına sunduğu verimlilik çözümleri açısından da kayda değer ekonomik katkısı var. Önümüzdeki dönemde “yakınsama” (convergence) olgusu ile iletişim ve bilgi paylaşım hizmetlerine, sabit teknolojilerden bağımsız olarak istediğimiz her an, her yerden kablosuz mobil cihazlar ve teknolojiler ile erişebileceğiz. 30 Temmuz 2009 itibariyle başlayacak 3G mobil teknoloji ile mobil internet çağı başlıyor olacak.

Telekomünikasyon sektöründe farklılaşmayı nasıl sağlıyorsunuz? Bu sektör bütün dünyada bizdeki gibi mi?

Telekomünikasyon sektörü, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada rekabetçi bir sektördür. Regülasyonun olduğu bir sektör olması ve lisans/yatırım bedellerinin yüksekliği sebebiyle de ülkelerin hacmine/potansiyeline göre belirlenen sayıda operatör faaliyet göstermektedir. Vodafone olarak, farklılaşma stratejimizi oluşturan unsurlarımız, dünya lideri konumundaki uzmanlığımızı yansıtan, dünyanın en ileri standardındaki teknolojik altyapımız, yenilikçi ürün ve servislerimiz, markamız, müşteri-odaklı anlayışımız, yüksek performanslı insan kaynağımızdır.

Hedef koyun ve daima “Daha iyiyi nasıl yapabilirim?” diye düşünün!

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı (CEO) Serpil Timuray (ÜAA’87), Üsküdar Amerikan Lisesi 2009 Mezuniyet Töreni’nde öğrencilere hayatta başarılı olmanın koşullarından bahsetti.

“Ben, Üsküdar Amerikanlı olmayı her zaman çok önemsedim. Ama yıllar geçtikçe, beni ben yapan pek çok temel prensibime zemin oluşturan okulumuzu daha da değerli bulmaktayım. Zira ÜAA, bireyin yetişkin hayatında başarılı olması için, akademik altyapısının çok önemli ve fakat tek başına yetersiz olduğunu bence çok zaman önce tespit etmiş ve sosyal gelişime de eşit önem veren çok güzide bir sistem yaratmıştır. Bu sistemin üstünlüğünü Amerika’daki lise öğrenim hayatımda da bizzat mukayese edebilmiştim; bu sistemin hala özenle korunduğunu, şimdi SEV ilköğretim okulunda okuyan oğlum sayesinde veli olarak gözlemlemekteyim.

ÜAA, köklü değerleri ve sistemi ile sadece mükemmel bir eğitim kurumu olmanın ötesinde ülkemizde potansiyel liderler yetiştirme merkezidir. Ben de, bu örneklerden biri gösterilmeye layık görülmüş olmanın teveccühüyle sizlerle deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. 1980 yılında 5. sınıfı bitirip, Üsküdar Amerikan binasına yatılı eşyalarımla giriş yaptığım günü çok net hatırlıyorum. 11 yaşında ilk kez evimden ve ailemden ayrı yeni bir yuvaya taşınıyordum; boğazım düğümlenerek anne-babamı kapıdan uğurluyordum; ve okulum, bana ilk günden itibaren tavizsiz “herkese eşit mesafede” duruşuyla, 7 yıllık eğitim hayatım boyunca, bana, öncelikle “kendi kendime yeterlilik”, “eşitlik” ve “disiplin” dersleri verecekti. Kendi ayaklarım üzerinde durmayı o kadar benimseyecektim ki 15 yaşıma geldiğimde, Amerika’da bir yıl lise eğitimi almaya karar verecek, o zamanın Türkiye şartlarında çok farklı bir ortama gidişime, sevgili babam tam anlamıyla gönüllü olmadığı ama engel de olmak istemediği için, gerekli işlemleri yalnız yapacaktım. Yeni nesile naçizane tavsiyem, ailelerinin değerini çok iyi bilmeleri ama hayatta hiçbir konuda sırtlarını aile büyüklerine dayamamalarıdır.

Ben oldukça çalışkan bir öğrenciydim; hala da çalışmayı ve öğrenmeyi çok severim. Ve hiçbir zaman sporcu bir profilim olmadı! Hatta hazırlık sınıfında folklor ekibine seçilememiş olmak bana kısmi bir travma yaşatmıştı; ardından voleybol takımına seçilmek için tavanları alçak spor salonumuzda tarifsiz çabalamalarımla yoktan bir beceri geliştirebilmiştim! Buzulun görünen kısmı “yetenek” ise, görünmeyen büyük parçasının “tavır ve niyet” olduğunun bendeki somut tecrübesiydi. Bugün de yönetici olarak, bireyleri yeteneklerinden ziyade gösterdikleri gayret ve tavırlarıyla değerlendirmeyi tercih ediyorum. Öğlen tatilimiz, 2 bölümden oluşurdu ve ben çoğunlukla hiç öğlen yemeğine vakit ayıramazdım. Kulüp başkanlığı, sınıf başkanlığı, takım antremanları, vs. ile günümü doldurmaktan büyük mutluluk duyuyor, kendimi adeta çalışan bir yetişkin gibi hissediyordum. ÜAA, sosyal yetkinlik olgusunu, bizlere hissettirmeden yoğun biçimde aşılamaktaydı. 1991 yılında iş hayatına atılırken, Procter&Gamble firmasında Pazarlama Departmanı’na başvuru yapan 3500 kişi arasından seçilmemde, akademik performansımdan ziyade bu sosyal hikayem öne çıkmıştı. ÜAA’lı olmak Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak ve aynı zamanda bir dünya vatandaşı olmaktır. Çoklu kültürlere ve ayrı görüşlere saygı gösteren, empati kuran, kendi görüşlerini özgüvenle ifade edebilen, adapte olabilen küresel bir vizyon sahibi olmaktır.

Sevgili mezunlar,

Bugün, ÜAA akademik altyapısı ve fark yaratan değerleriyle donanımlı olarak, mezun olmanın ayrıcalığını yaşıyorsunuz. Her biriniz ülkemiz için çok önemli potansiyelsiniz. Bundan sonra bu altyapıyı nasıl değerlendireceğiniz tamamen ve sadece sizlerin elinde…

Üniversite hayatı, dış dünya ile bağlantıya geçmek, ilgi alanlarınızı keşfetmek, projelerinizi olgunlaştırmak için çok önemli ve çok da hızlı geçen 4 sene… Vaktinizi iyi değerlendirin. Hayatınızdaki amacınızı belirleyin; hedef koyun; daima “daha iyiyi nasıl yapabilirim?”i sorgulayın; asla taviz vermeyin ve yılmayın.

Seveceğiniz işi bulun; sevdiğiniz işi yapın; insanlar bunu anlar ve mutlaka etkilenir. Başarıyı sadece “ben başarısı” olarak ve “iş başarısı” olarak tanımlamaktan imtina edin. Olmazsa olmaz bir koşul, kanımca özel hayattaki başarı ve mutluluktur. Kendi ile barışık bir birey daima insan ilişkilerinde fark yaratır ve toplumda öne çıkar. En önemlisi de iyi insan olmayı, doğruluk ve dürüstlüğü ilke edinin. Ülkemizin aydınlık geleceğini sizlerde görüyorum ve umut doluyum. ÜAA değerleriyle başarılı olacağınıza güveniyor ve hepinize faydalı, üretken bir gelecek diliyorum.

Serpil Timuray!la yapılan bu söyleşi, Tetra İletişim tarafından, Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) için üretilen “Buluşma” dergisinin 2. sayısında (Eylül 2009) yer aldı. Şebnem Akçıl tarafından gerçekleştirilen söyleşinin fotoğrafları ÜAA ve Vodafone arşivinden edinildi. Sayfa tasarımı ve uygulaması Nur Ayman Çakmak ve Orçun Peköz tarafından yapıldı.