ara
face
Son Yazılar
Yazının DevamıSezar ve Napolyon, turşunun askerleri için cesaret kaynağı olduğunu söylemişler....
Yazının DevamıYapımının hayli zor olması nedeniyle tadı ve kıvamı taklit edilemeyen...
Yazının DevamıBüyükannelerimizi işlerken gördüğümüz ve bir dönem demode bulunarak çeyiz sandıklarında...
Yazının Devamıİlkbaharın habercisi leylekler, özellikle Türkiye’de en sevilen hayvanlardan biri. Öyle...
Yazının DevamıSoğuk kış aylarının sıcacık yemişi… “Kestane kebap yemesi sevap…” Sobanın...
Semih Saygıner: Ne yapacaksınız kendiniz için yapın
t-MBA kapsamında Yakacık Doğa Kampüsü’ne konuk olan Semih Saygıner’in kariyer öyküsü onu derinden etkileyen üzücü bir olayla başlamış. 14 yaşında anne babasını trafik kazasında kaybeden Saygıner, bu acı olayın ardından başarılarla dolu öğrencilik hayatına nokta koyup hayata tutunmak için bilardoya sarılmış: “İlker adında bir arkadaşım vardı. Bana bilardo bilip bilmediğimi sordu, bilmiyordum. İlk kez o gün onunla bir bilardo salonuna gittim ve oynamaya başladım. 1976 yılında gazetede çıkan bir bilardo şampiyonunun haberini hatırlamıştım. İstekayı onun gibi tutmaya çalıştım. Arkadaşım benim ilk defa bilardo oynadığıma bir türlü inanmadı. Hiç oynamamış birisi için fazla iyi olduğumu söyledi. Bu durum haliyle ruhumu okşadı, bilardoya olan yeteneğim ve hırsım dikkat çekmeye başladı. Bilardo masasının etrafındaki koşulsuz takdir ve sevgi benim tam da o dönemde eksikliğini çektiğim bir durumdu” diyen Semih Saygıner böylece dünya şampiyonluklarına uzanacak başarılarla dolu sporcu kariyerine de adım atar. Zamanla bilardodaki ününün yayılmasıyla birlikte Adapazarı’nda parmakla gösterilen biri haline gelir. Bilardoya tutkun arkadaşıyla birlikte İstanbul’daki bilardo şampiyonasının yolunu tutar. Bilardo henüz o yıllarda spordan çok bir oyun gibi algılanır. Bu yüzden ağabeyi onun bilardoya olan tutkusunu pek onaylamaz. Yine de Semih Saygıner iç sesine kulak verir. İstanbul’da parasızlıktan erkek öğrenci yurdunda kaçak kalan ikili katıldıkları turnuvadan şampiyonluk kupasıyla memleketlerine dönerler. Bu kupa Semih Saygıner’in gelecekte elde edeceği başarıların da habercisidir bir anlamda.
Başarı şans değil
İstanbul’da kazandığı ilk kupanın şans eseri olmadığını, şampiyonluğu hedeflediğini ve bu hedef doğrultusunda tüm engelleri aşmayı göze alarak kazandığını dile getiren usta bilardocu o ilk yıllara ilişkin yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Önüme çıkan engellerden hiçbir zaman yılmadım ve bunu, birilerine kendimi ispat etmek için değil, kendim için yaptım. Ben daima kendimi geliştirmeye çalıştım. Bu anlayış beni başarıya götürdü. Bilardo oyuncusu olmaya ka-rar verip İstanbul’a geldiğimde birçok zorlukla karşılaştım. “Bu bana reva mı?” diye asla düşünmedim. Hiçbir zaman kendimi zavallı hissetmedim. Çalışıp başarabileceğime inanıyordum. Üstelik o yıllarda bilardonun ülkemizde bir spor olmadığını, kahvehane kültürünün bir enstrümanı olduğunun da farkındaydım.”
Bilardo dünya nazarında bir spor
1988 yılında yurtdışına çıkmaya karar veren Saygıner, biraz para biriktirip bir tanıdığıyla Belçika’nın yolunu tutuyor. Orada büyük bir ilgiyle karşılandıklarını söylüyor usta bilardocu. Çünkü ilk kez bir Türk bilardoda uluslararası bir turnuvaya katılıyor. Bu heyecan verici durum özellikle gurbetteki Türkler tarafından ilgiyle karşılanıyor karşılanmasına ama ilk deneme Semih Saygıner’in pek de umduğu gibi sonuçlanmıyor: “Turnuvanın ilk turunda rakibimden çok daha iyi oynamama rağmen elendim. Çünkü tecrübesizdim. Üstelik yabancı dil de bilmiyordum. Masa dışındaki faktörlerden çok etkilendim. Yine de benim için önemli bir deneyimdi. Sonrasında ilk işim İngilizce öğrenmek oldu.” 1990’da İstanbul’daki uluslararası turnuvaya kadar hem İngilizceyi hem de bilardoyu epey geliştiren Saygıner, o turnuvada da maçı kaybetmesine rağmen “en umut vadeden Türk bilardocu” seçiliyor. O güne kadar Türkiye’de yaptığı müsabakalarda maç kaybetmek şöyle dursun, set bile kaybetmeyen Semih Saygıner kariyerinin ikinci önemli dersini de bu turnuvada kendine çıkarıyor: “Çevremdekiler o zamana kadar beni öyle pohpohlamışlardı ki karşıma çıkan herkesi yeneceğimi sandım. Ancak maça çıktığımda umut vadeden adamdan eser yoktu. Kaybettiğimde maçı izlemeye gelenlerin bana bakışlarını hiç unutamam. O gün bugündür gerçekten ne kadar iyi olduğumu ve ne kadar yol aldığımı bizzat kendim değerlendirmeye çalışıyorum. Başkalarının beni nasıl gördüğüyle yola çıkmıyorum.”
Dünya şampiyonlukları
1991 senesinde uluslararası şampiyonluklarda daha çok boy gösteren ve adından söz ettiren Semih Saygıner, 1992’de de dünya şampiyonluğunu ekleyince tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
Başarılı bilardocu Türkiye’de bilardonun bir spor olarak algılanmasını sağlamak için o şampiyonluk maçının videosunu temin ediyor ve televizyon kanallarında yayınlanması için mücadele veriyor. “O yıllarda henüz ülkemizde bilardo federasyonu yoktu. Maçın görüntülerini zor da olsa televizyonlarda yayınlatmayı başardım. Ertesi gün sokakta herkes beni tanıyordu ama bu daha çok bilardonun Türkiye’deki gelişimine hizmet etti. Dönüm noktası oldu adeta ve 1993 yılında federasyon kuruldu. 1994’te de dünya kupasını aldım. Sonrasında da birçok uluslararası başarıya imza attım.”
Kişisel gelişim eğitimle başlar
Spor kariyerine yurtdışında bir takımla sürdüren milli bilardocumuz her ne kadar eğitimini yarım bırakmış olsa da daha sonra bu açığı kapatacak girişimlerde bulunmuş. Kişisel gelişimine önem vermiş, İngilizce’nin yanı sıra Fransızca, Almanca, İspanyolca, Portekizce, Hollandaca, Japonca, Korece de öğrenmiş. “Eğitim, kişinin gelişmeye ayırdığı dönemdir” diyen Saygıner, Doğa öğrencilerine gerçek hayata hazırlandıkları bu dönemi iyi değerlendirmeleri için tavsiyelerde bulundu: “Sadece okulda öğrenilen derslerden söz etmiyorum. Sosyal aktiviteler, karşılaştığınız zorluklar, bütün bunların üstesinden gelebilmeniz, iletişim hepsi eğitiminizin bir parçası. Siz gençler ileriki hayatınıza yön verecek çok önemli bir dönemi yaşıyorsunuz şu anda. Bunun hem bilincinde olun hem de keyfini çıkarmaya bakın. Okul bitecek ve gerçek hayat başlayacak. O hayatta istediklerinizi elde edebilmek için belli bir olgunluğa, birikime ve bilgiye erişmiş olmanız size avantaj sağlayacak. Ne şanslısınız ki size bu vizyonu kazandıran bir yapının içindesiniz. İnsanlar sizinle deneyimlerini paylaşıyor, meclisler kurup faaliyetler yapıyorsunuz. İleride sizi çok parlak günler bekliyor.”
Bilardo nedir?
Bakın usta bir bilardocunun gözünden bu tanım nasıl yapılıyor? “Bilardo kapalı alanda sonsuzluktur. 2,84’e 1,42 bir dikdörtgen içinde çapı 61 mm olan üç tane topa, 12 mm’lik bir isteka ucuyla hakim olmaya çalışmaktır. Bu işte ustalaşmak çok zordur. Çünkü uzun yıllar çalışmak ister, çok çalışmak ve teknik bilgi gerektirir. Deneyimli bir oyuncu herhangi bir pozisyon için masanın etrafında dolaşır ve düşünür. Masada baktığı aslında geçmişteki bilgileridir. Daha önce yaptığı vuruşları hatırlayıp o vuruşu yapmaya çalışır. Başka bir taraftan baktığında bu düşüncesi değişir. Çünkü aklında binlerce vuruş pozisyonu vardır. Birini seçer ve seçtiğinde yanılabilir de. O zaman doğru vuruşu yapabilmek için başka açılardan bakmaya başlar. Bu da insana olaylara farklı açılardan bakma becerisi kazandırır. Öte yandan oyuncu hiçbir vuruşu bilmese bile bir plan dahilinde vuruşunu yapar. Doğru vuruş yapamasa bile özeleştirisini yapar. Zaten insan kendini eleştirmediği sürece gelişemez de. Bilardo insanı geliştirmeye iten bir spordur. Entelektüel bir yapısı vardır, çünkü insanı düşünmeye sevk eder. Hayatınızda hobi olarak yer almasına müsaade etmeniz gereken sporlardan birisidir. Önemli olan bilardo oynayarak kupalar kazanmanız değil, gelişiminizi devam ettirmenizdir. Başka sporlarla da bunu destekleyebilirsiniz. Yüzerek vücudunuzu zinde tutabildiğiniz gibi bilardo oynayarak da zihninizi geliştirebilirsiniz.”
Vazgeçersen başaramazsın
Doğa öğrencileri seminer boyunca dünya şampiyonu bilardocuya sorular yönelttiler. Bir Doğa öğrencisi “Başaramamaktan hiç korkmadınız mı?” diye sordu. Saygıner, “Başarısız insanlar, başarıya ramak kala vazgeçmiş insanlardır. Vazgeçersen asla başaramazsın. Hiçbir bahanenin sizi engellemesine müsaade etmeyin. Bin kere deneseniz de bırakmayın. Bazı insanlar vardır doğuştan yetenekleridir. Kimisi de yeteneğine çok sonra kavuşur. Sizi siz olun başarısız olmaktan hiç korkmayın. Hatta her başarısız olduğunuzda sevinin. Çünkü her başarısız hamle, sizi başarıya götüren bir diğer hamle demektir. Dışarıdan etkilenerek hareket etmeyin. Siz yapmak istedikleriniz uğruna ne gerekiyorsa onu yapın. Bütün zorluklara ve engellere rağmen insanlar var olma savaşı veriyor, bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyor. Kendinizdeki potansiyeli ortaya koyun. Unutmayın ki hepiniz ayrı ayrı bir değersiniz.” dedi
Fizik, geometri ve bilardo
Bilardonun tamamen fizik ve geometri kuralları üzerine kurulmuş bir oyun olduğunu söyleyen Semih Saygıner, konuşmasında bu sporun tarihçesine değiniyor. “Bilardo top ve sopa ile yapılan sporların atası olarak kabul edilir. Modern hale gelişi 1900’lerin başına denk gelir. Fizik ve geometri prensiplerinden güç alan bir spordur. Oynamaya başladıkça siz de kendinizdeki değişimin farkına varırsınız. Çünkü topa hakim olmaya başladıkça tıpkı bir makine gibi reaksiyon verirsiniz. Geometri ve fizik kuralları içinize öyle işler ki, bir sure sonra topların birbirine değmesi için herhangi bir hesaplama yapmadan vuruşlarınızı yapmaya başladığınızı görürsünüz.”
En iyi olma amacıyla ilerleyin
Semih Saygıner, meslek tercihlerini belirleme aşamasında olan Doğa öğrencilerine önemli uyarılarda bulundu. Hedeften sapmamak gerektiğini ifade eden Saygıner, “Ülkemiz konuyu amacından saptıran insanlar yüzünden ilerleyemiyor. Gerçekten başarılı olmuş insanların en büyük ortak özelliği hedef odaklı yol almalarıdır. Şu döngüyü hiç unutmamak gerekir; meslekler insan gücünü, insan da sahip olduğu potansiyeli kullanır. Bizde ise daha çok insanlar mesleklerin kendilerine sağladıkları “refahın” peşindeler, meslekte iyi olmanın pek bir önemi yok. Dolayısıyla seçilen mesleğin içi de böyle de boşaltılıyor. Değerler erozyona uğruyor. Siz en azından böyle bakmayın. İlerleyeceğiniz dalda en iyi olma amacıyla yol alın.”
Fırsatçı olmayın
Semih Saygıner, kendi hayat felsefesini iki cümlede özetledi: “Fırsatlarımı en iyi şekilde değerlendirdim ama hiçbir zaman fırsatçı olmadım. Hayaller kurdum ama hayalperest olmadım. Egonuz sizi ne zaman geçerse o zaman mesleğin altında ezilmiş kişiler olursunuz. Kendilerine sanal hayatlar sağlamak için çeşitli işlere bulaşan insanlar vardır. Ben onlardan olmadım. Sadece çok başarılı bir sporcu oldum. Bundan da pişman değilim.”
Doğa Koleji’nde uygulanan t-MBA Modeli, öğrencileri geleceğe hazırlıyor. Bu çerçevede öğrenciler, mesleklerinde başarıya ulaşmış insanlarla bir araya gelip söyleşiyor. Bu toplantı ve buluşmalar, Tetra İletişim tarafından izlenip kayıt altına alınıyor. Yıl sonunda tüm konular, bir kitapta toplanıyor. Semih Saygıner’le Doğa öğrencilerinin buluşması 2009 -2010 eğitim döneminde gerçekleşti. Buluşma, Türkşan Karatekin tarafından izlendi ve Cihan Aldık tarafından fotoğraflandı. Konunun ve kitabın editörlüğünü Türkşan Karatekin yaptı. Kitap tasarımı ve uygulaması ise Didem İncesağır’a ait.